Akan
Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Türkçe - Türkçe
akan teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı
- Deve ayağını bağladıkları ip (Osmanlı Dönemi)
- cari
- akan yıldız
- Güneş sistemine bağlı, kesin yörüngesi bulunmayan ve bu sebeple atmosferin üst katmanlarına girince ateş külçesi durumuna dönüşen küçük gök cismi, ağma, şahap, meteor
- akanlar
- Gine kıyısında yaşayan etnik bir grup
İlgili Terimler
İngilizce - İngilizce
akan teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- Of or pertaining to the Akan people
- A volcano in Hokkaido, Japan
- A people who inhabit Ghana and Côte d'Ivoire
- Of or pertaining to the Akan language and other related languages
- The Niger-Congo language spoken by these people
- A group of languages spoken in Ghana
- Cluster of peoples inhabiting southern Ghana, eastern Côte d'Ivoire, and parts of Togo. Their languages are of the Kwa branch of Niger-Congo languages. In the 14th-18th centuries several Akan states, notably the Fante confederacy and the Asante empire, formed in regions where gold was produced and traded. Many of the Akan, who number some 16 million, work in urban districts
- A people who inhabit Ghana and Côte dIvoire
- a Kwa language spoken in Ghana and the Ivory Coast
Türkçe - İngilizce
akan teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- running
Örnek Cümle:
He read the letter with tears running down his cheeks.
-O, yanaklarından aşağıya doğru akan gözyaşlarıyla mektubu okudu.
Örnek Cümle:
He has the water running in the bathtub.
-Küvette akan suyu var.
- runny
- effusive
- flowing
Örnek Cümle:
Flowing water does not stagnate.
-Akan su durgunlaşmaz.
Örnek Cümle:
The Jordan River is the only river flowing into the Dead Sea.
-Ürdün Nehri Ölü Deniz'e akan tek nehirdir.
- running water
- runner (Ticaret)
- fluxing (Fizik)
- streaming {i}
Örnek Cümle:
A girl came running, with her hair streaming in the wind.
-Bir kız rüzgârda akan saçlarıyla koşarak geldi.
- flowing in
- liquid
- akan miktar
- outflow
- akan miktar
- flow
- burnu akan kimse
- runny nose
- damla damla akan şey
- trickle
- ülke dışına akan
- (Ticaret) outflow
- kırbadan akan su
- water flowing from the whip
- ağır akan
- sluggish
- aşağı akan
- precipitate
- birbirine akan
- interfluent
- birlikte akan
- confluent
- doğru söze akan sular durur
- (Atasözü) When the truth is spoken it is useless to argue
- dışarı akan
- effluent
- dışarı akan madde
- effluent
- geriye akan
- refluent
- gürül gürül akan
- affluent
- hak deyince akan sular durur
- (Atasözü) When the truth has been spoken and the just way shown, there is nothing more anyone can say
- içe akan
- inpouring
- içeriye akan
- influent
- içinden su akan ağız
- spout
- nehirden ayrılıp akan dere
- effluent
- salyası akan
- slobbery
- sel gibi akan gözyaşı
- a flood of tears
İlgili Terimler
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.